• Türk dünyasını kültürle birleştiriyor
  • Türk dünyasını kültürle birleştiriyor
  • Türk dünyasını kültürle birleştiriyor
Türk dünyasını kültürle birleştiriyor


Yazar ve kültür adamı Dr. Metin Eriş’in yaşamı İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin düzenlediği ‘Saygı Gecesi’nde konuşuldu. Hayatı boyunca yüzlerce sanatçı ve siyasi liderle önemli işlere imza atan Eriş, 50 yılı aşkın çalışmalarını KARAR’a anlattı: “Yaptığımız projeyle dünyanın çeşitli bölgelerinde yaşayan 250 milyona yakın Türk birbirine kültürel değerlerini anlatıyor.”

KARAR RÖPORTAJ / ERKUT TEZERDİ

Kültür ve sanat alanında yarım asrı aşkın hizmet veren, birçok kitaba imza atan Kültür Konseyi Yönetim Kurulu Üyesi Dr. Metin Eriş adına İstanbul Büyükşehir Belediyesi tarafından ‘Saygı Gecesi’ düzenlendi. Önceki akşam Fatih Ali Emiri Efendi Kültür Merkezi’nde gerçekleştirilen etkinliğin moderatörü Prof. Dr. Cevdet Küçük, konuşmacıları ise Prof. Dr. Salih Tuğ, Prof. Dr. Mim Kemal Öke ve Rasim Cinisli’ydi. Etkinlik öncesi Dr. Metin Eriş’le konuştuk.

Kültür Konseyi’nin faaliyetlerinden bahseder misiniz?

Kültür Konseyi ile 81 ilde kültür ve şehir projeleri yürütüyoruz. Bunun nedeni şehirlere yerleşen insanlarımızın yabancı gibi yaşamaya başlaması. Belirli bölgelerde, mahallelerde ikamet ediyorlar. Şehir bir medeniyet unsurudur. Ama bunu dediğiniz vakit kırgınlıklar ve kızgınlıklar da ortaya çıkıyor. Duygular kaybediliyor. Yabancılaşanların sayısı artıyor. Acı bir durum. Projelerimizde hemhal olmayı amaç ediniyoruz. Sorunun çözümü aslında çok zor. Çünkü kültür konularında TV’lerden yardım almak isteseniz, siyaset ve magazin her şeyin önünde. Mesela NTV, İlber Ortaylı ve Sevil Atasoy’u bile saat 23.00’e koyuyor. Biz konuyu öncelikle valilere ve belediye başkanlarımıza anlatmaya çalışıyoruz.

Yürütülen projelerde neler öne çıkarılıyor?

Bir şehrin tarihi, coğrafyası, taşınmaz kültür varlıkları, sporu, kütüphaneleri, florası, kültür adamları, müzeleri… Yürüttüğümüz projelerde bunların hepsinin öğretilmesini amaçlıyoruz. Bunlar üzerine yazdığımız kitapçıkları şehrin yöneticilerine veriyor, bastırmalarını, 10’uncu ve 11’inci sınıflara dağıtmalarını istiyoruz. ‘Gençlerin okumalarını anlamalarını ardından da kompozisyon yazmalarını isteyin. Aralarından iyi kompozisyon yazanları İstanbul’a yollayın. Biz onlara Dolmabahçe’yi Topkapı’yı Boğaziçi’ni ve 1453’ü gezdirelim. Böylece o çocuklar kendi şehirlerinin sevdasını burada alıyorlarsa bir de İstanbul gibi bir şehir olduğunun farkına varsınlar’ diyoruz. Edirne, Cizre ve Giresun için yaptık. Gençler buradan İstanbul sevdasıyla döndü.

Bütün şehirlerin böyle kültürel projeleri destekleyecek imkanı var mı?

Bu veya buna benzer projeleri destekleyecek imkanları var. Ayrıca okuma günleri düzenliyoruz. Yazarlar, hocalarımız kendi kültürel veya edebi eserlerini ilgili şehre gönderiyor. Bir ay sonra da oraya gidip imza günü yapıyorlar… Eskişehir 2015 yılında Türk Dünyası Kültür Başkenti oldu. O dönemin Eskişehir Valisi -şu an Şanlıurfa Valisi olan- Güngör Azim Tuna ve Kültür Bakanımız Nabi Avcı’yla birlikte önemli projeler gerçekleştirdik. Bunlardan birincisi İsmail Gaspıralı’yla ilgili belgesel ve sempozyum. Şu an devam ettirdiğimiz bir diğer önemli proje ise ‘Dünya Uygarlığı İçerisinde Türk Uygarlığının Yeri Dil ve Tarih Meseleleri’. Kazakistan, Özbekistan, Kırgızistan, Azerbaycan, Bulgaristan, Türkmenistan’dan; 250 milyona yakın Türk dünyasından misafirler davet ettik. Ülkelerinde Türk tarihine, efsanelerine, atasözlerine, edebiyatına, diline ‘medeniyet’ açısından nasıl bakıldığını yazmalarını istedik. Bunlar kitap haline getirilecek. 2017’nin sonuna yetiştirmeye çalışıyoruz.

Bu işlere nasıl merak saldınız?

Hem Galatasaray’da hem de Avusturya Koleji’nde okudum. Ama aile dirliği ve Cenab-ı Hak’ın bana lütfetmiş olduğu babam kültürel, maddi, manevi her meselede bana yardımcı olan derin bir insandı. Çok iyi hocalardan ders aldım. Kültürel faaliyetlerle ilgilenmeye o yaşlarda başladım. Tiyatroyla ilgilendim. Gençlik festivallerinde sahne aldık. Tiyatroya askerde de devam ettim. Kültür Ocağı ve Milliyetçiler Derneği’nde bu şekilde ilerledim. 1970’de Aydınlar Ocağı’nı kurduk. Profesör Süleyman Yalçın, Profesör Kafesoğlu, Profesör Muharrem Ergin… Hep iyi isimlerle çalıştım. Böylece Türk kültür hayatının içinde pişmek durumunda kaldım.

KURULTAYDAN AYDINLAR OCAĞI DOĞDU
 

Yaşamınız boyunca önemli isimlerle çalıştınız, bu süreçte sizi etkileyen birçok hatıranız vardır…

O kadar çok ki… Askerliğimi 24 ay yaptım. Polatlı’da Topçu Okulu’nda askerlik yaparken Muharrem Ergin’le, onun vasıtasıyla da Kafesoğlu Grubu’yla bir araya geldim. Ardından siyaset ve kültür hayatında yoğun faaliyetlerde bulunan Bilgiç ailesi ve akabinde hekim ve kültür adamı Süleyman Yalçın’la tanıştım. 1966-67’de ‘milliyetçiler kurultayı’ yapıldı. Burada Kafesoğlu’nun tüm milliyetçi dernekleri bir araya getirecek ‘şemsiye bir kuruluş’ olan Aydınlar Ocağı’nın kurulmasına karar verildi. Kültürel etkinliklerin ve sohbetlerin yapılacağı mekan ise Çatalçeşme Sokak’taki bina oldu. Süleyman Demirel, Bülent Ecevit, Turan Feyzioğlu, Kemal Karpat hepsi gelip Aydınlar Ocağı’nda konferans verdi. Kültür ve Türk fikir hayatında neler yapılacağını konuştuk. 18 sene boyunca Süleyman Yalçın, Muharrem Ergin, Aydın Bolat, Fethi Gemuhluoğlu, Rasim Cinisli, Hulusi Çetinoğlu, Mim Kemal Öke, Ahmet Yüksel Özemre, Sabahattin Zaim, Ziyad Ebüzziya, Selahattin İçli, Mehmet Turgut Bey ve daha adını sayamadığım birçok önemli kişiyle çalıştım.

TİYATROYLA UĞRAŞAN LİSANI İYİ ÖĞRENİR

Uzun yıllar tiyatro sanatıyla ilgilendiniz… Gelecek nesiller için tiyatroya nasıl bir rol biçilmeli?

Liselerin müfredatına kompozisyon ile drama dersleri mutlaka eklenmeli. Her iki dersin de gelişim açısından büyük yararları olacaktır. Uzun yıllar Almanca öğretmenliği yaptım ve şunun hep bilincindeydim: Bir başka lisanı iyi bir seviyede öğrenmek için önce kendi dilinize hakim olmanız gerekiyor. Kompozisyon dersleri bunun için gerekli. Drama dersleri ise kelimelerin vurgusuna, hareketlerin kontrolüne, karşınızdaki insanı etkilemeye olanak sağlar. Şu an Aydın Üniversitesi’nde ders veriyorum. Oturarak ders anlatmam. Birebir etkileşimde bulunurum. Tiyatro bilgisi bu konuda çok ama çok önemli. Güzel konuşma sanatını, sanatın kendisini drama derslerinde öğretebilirsiniz. Drama ve kompozisyon dil öğrenme ve kişisel gelişim açısından sınırları aştırır.